Skeptik SözlükTuhaf inançların, gülünç aldatmacaların ve tehlikeli yanılgıların bir derlemesi |
by
|
astroloji...yukarıdaki neyse, aşağıdaki de odur...
" Bir kişinin, astrolojik divanelik ve tanrısızlık yoluyla yararlı bilgiye ve kutsal andaçlara erişebilmesi inanılmaz sayılmamalıdır. Birisi, kendi gıdası için, bu pis bataklıktan ara sıra bir salyangoz, bazen istiridyeler ya da bir yılanbalığı yakalayabilir; bu solucan yığınında bazen ipek böcekleri de bulunabilir; ve sonuçta çalışkan bir tavuk, bu kötü kokan tezek yığınında rastgele bir tohum bulacaktır, hatta belki de bir inci ya da altın külçesi." –Yohannes Kepler Astroloji, geleneksel haliyle, bir insanın doğumu anındaki göksel objelerin (yıldızların, gezegenlerin [üstünde yaşadığınız ya da diğer yıldız sistemleri hariç], Güneş’in ve Ay’ın) pozisyonları ve hareketlerinin, o insanın hayatını derinlemesine etkilediği teorisi üzerine temellenmiş bir kehanet şeklidir. Astrolojinin bazı ekolleri, doğal afetler benzeri yeryüzü olaylarının çeşitli göksel olaylar veya sıralanmalar ile öncelendiğini ileri sürerler. Göksel cisimlerin sayısız sıralanmaları ele alındığında zaten hortumlar, volkanik patlamalar, depremler, fırtınalar, kıtlıklar, yangınlar vs… gibi dünyasal olaylar ile gezegenlerin Ay ya da Güneş’le olan sıralanmaları arasında bir karşılıklılık bulamamak sürpriz olurdu. Karşılıklılık, neden-sonuç ilişkisini ispatlamıyor olsa da bu durum çoğu astrolog için tatmin edicidir. Psikolojik formunda ise, astroloji, kendini anlamak ve kişilik analizi için bir çeşit Yeni Çağ akımı terapisi olarak kullanılmaktadır.(astroterapi). Bütün formlarında, astroloji büyülü düşünme şeklinin bir göstergesidir. Astrolojiyi eleştiren pek çok makale yazmış olan Ivan Kelly, astroloji hakkında şöyle demektedir: Kendimizi ya da kozmostaki yerimizi anlamamızla hiçbir alakası yoktur.Astrolojinin günümüzdeki savunucuları, astrolojik sıralanmaların yeryüzü olayları ile bağlantısının temel bir açıklamasını yapamamaktadır, astrolojinin iddiaları için mantıklı bir savunuları yoktur, ve sosyal bilimlerin herhangi bir alanına herhangi bir bilişsel katkıda bulunamamışlardır. Yine de, astrolojiye milyonlarca insan inanır ve binlerce yıldan beri varolagelmiştir. Geçmişte yaşamış Kildaniler ve Asurlular, astrolojik kehanetle 3000 sene önce ilgilenmeye başladılar. Hindistan’da en azından 2000 senelik bir astroloji pratiği olduğunu biliyoruz. Jyotisa olarak bilinen, ve Nadi astrolojisi gibi çeşitli varyasyonları bulununan bir astroloji formu, reenkarnasyonun belirgin bir inanç olduğu Hindistan’da hala kullanılmaktadır. Gökyüzünün durumu sözde her doğumu etkilemekte ve astrolojinin bu sistemleri, bir insanın ‘güncel’ hayatına kılavuzluk etmek için yararlı bilgiler ayıklayabilecekleri iddiasında bulunmaktadırlar. M.Ö 450 sıralarında Babilliler 12-simgeli burçlar kuşağını geliştirmişlerdi, fakat modern Batılı astrolojinin temel konseptlerini kuranlar Yunanlılardır.Astroloji pratiğinin yayılması, ilahi güç ve özgür irade kavramlarını vurgulayan Hristiyanlığın yükselişi ile bir duraklamaya girmişti. Rönasans sırasında, astronomi ve bilime karşı alevlenen ilgi sayesinde astroloji popülaritesini yeniden kazanmıştır. Fakat,Hrıstiyan teologlar astrolojiye karşı savaş açtılar ve 1585 yılında Papa Sikstus 5 astrolojinin kullanılamaz olduğuna dair hüküm verdi. Aynı zamanlarda, Kepler ve benzerlerinin çalışmaları astrolojinin ilkelerini çürüttü.Tabii ki, popülaritesi ve dayanıklılığı, astrolojinin herhangi bir şeklinin gerçeği gösterip göstermemesiyle alakasızdır. Astroloji eski Pers ülkesinde de benimsenmişti, buradan Arap dünyasına geçti ve Müslümanlar aracılığıyla Rönesans’ı yaşayan Avrupa’ya yol buldu. Eski Çinliler, yin-yang ve wu xing gibi çeşitli metafizik kavramlar ile bağlantılı olan süslü ve karmaşık bir astroloji sistemi benimsemişlerdi. Pek çok Batılı, Çin astrolojisindeki oniki burç kuşağı hayvan simgelerini bilir, örneğin fare, öküz, kaplan, tavşan, ejderha, yılan yılları vs… Geleneksel Batılı astrolojinin en popüler şekli güneş sembolü astrolojisidir, çoğu günlük gazetelerin yıldız fallarında bulunan tipten.Yıldızname bir astrolojik tahmin yoludur. Bu terim aynı zamanda bir kişinin doğumu sırasındaki burçların haritasını tanımlamak için de kullanılır. Burçlar kuşağı gökyüzünü 12 bölgeye ayırır ki bu bölgelerin isimleri ilk başta o bölgede hangi yıldız takımı varsa onun adıyla anılmaktadır. Güneş, Ay ve büyük gezegenlerin tümünün görünür yolları burçlar kuşağından geçer.Ekinoksların yalpalama hareketi yüzünden, ekinoks ve gündönümü noktalarının her biri geçmiş 2000 yılda batıya doğru 30 derece hareket etmiştir. Bu yüzden, eski çağlardaki burçlar kuşağı yıldız takımları artık günümüzde aynı burç kuşaklarına denk düşmemektedir. Kısaca, eğer 2000 sene önce aynı gün ve aynı saatte doğsaydınız, başka bir burçta doğmuş olacaktınız. Aslında 13 burç olmalıydı, 12 değil. Ekinoksun eksen sapması, Dünya’nın devir (gece ve gündüze yol açan kendi etrafında dönme) ekseni ve Dünya’nın Güneş çevresinde dönme (365 günlük devre yol açan) ekseninin paralel olmamasından kaynaklanmaktadır. Aralarında 23.5 derecelik fark bulunur, başka bir deyişle Dünya’nın devir ekseni eğiktir. Bu eğiklik aynı zamanda da mevsimlerin oluşmasını sağlar; bu, Batlamyus’un kendi zamanında anladığı ama günümüzde bile çok insan tarafından algılanamayan bir olgudur. Batlamyus, Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönme ekseninin yavaşça yalpaladığını, yani 23.5 derecelik açısal çaplık bir daire içinde 260,000 yıllık bir devirde hareket ettiğini anlamıştı. Bu sonuca, kendi zamanından 2000 yıl önce yaşamış Sümerliler’den kalan bilgilerle bir karşılaştırma yaparak varmıştı. Bu yalpalamaya neyin yol açtığını bilmiyordu ama hareketin varlığını anlamıştı. Şimdi biliyoruz ki Güneş 30 günlük bir devirde kendi ekseni etrafında dönmektedir ve bu da ekvatorunda şişkinliğe neden olmaktadır, bu durum da üstte dönme momenti yaratmaktadır. Ayrıca, Ay’ın Dünya etrafındaki yörüngesinden kaynaklanan 18.6 yıllık bir fark daha vardır, ve Ay’ın kendisinin de bu yalpalama hareketine bir katkısı vardır; fakat, Dünya ekinoksunun yalpalamasının esas nedeni Güneş ekvatorundaki bu esnemedir. İşte tüm bu nedenlerden, gazetede okuduğunuz yıldız falınız aslında günümüzdeki gerçek burç sayısından 1 eksik olarak yer alır.
Modern burçların sınırları bir
de günümüzdeki yıldız takımları ile çakışınca durum iyice karmaşık hale
gelir. Daha düzgün bir bölümleme, Batlamyus’un yaptığı gibi yörünge
düzlemini 30 derecelik parçalara bölmek ama parçaların merkezine yıldız
takımlarını yerleştirmektir. Böylece burçların zaman aralıkları 30 güne
daha yakın olurdu ve 13. Burç olan Yılan Burcu’ndan böylece
kurtulunabilinirdi, fakat unutmayın günümüzde yine de geçmişte yer alandan
1 adet fazla burç bulunacaktı.
tropikal ve yıldızsal astroloji Geleneksel Batılı astroloji tropikal ve yıldızsal olmak üzere ikiye ayrılabilir. (Batılı olmayan geleneklerden gelen astrologlar farklı sistemler kullanırlar) Tropikal ya da başka bir deyişle güneş yılı, Güneş’e göre ölçülür ve iki ilkbahar gündönümü arasında geçen zamandır (365 gün, 5 saat, 48 dakika ve 46 saniye) Yıldızsal zaman ise Dünya’nın yıldızlara göreceli olarak Güneş’in etrafında bir tam yörüngeyi bitirmesi için gereken zamandır. (365 gün, 6 saat, 9 dakika, 9.5 saniye). Yıldızsal zaman, ekinoksların yalpalama hareketi yüzünden tropikal zamandan daha uzundur. (Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönüş ekseninin yalpalaması sonucu yörünge düzlemi üzerinde ekvatoryal noktaların yavaşça yılda 50.27 derece batıya kayması yüzünden) Yıldızsal astroloji temel olarak doğum anında Güneş’in yerleşik olduğu güncel takımyıldızı kullanır; tropikal astroloji ise burçlar kuşağının 30-derecelik bir bölümünü. Yıldızsal astroloji, azınlık bir astrolog grubu tarafından kullanılmaktadır ve okumalarını doğum anında Güneş’e yakın olan takımyıldızlar üzerine kurar. Tropikal astroloji en popüler formdur ve okumalarını yılın belirli bir zamanı üzerine kurar ve bunu yaparken de genelde Güneş ve takımyıldızların birbirlerine göreceli pozisyonlarını ihmal eder. Batlamyus’un çalışmaları üzerine inşa edilmiştir. Batlamyus, İskenderiye’deki kütüphanedeki kaynaklara erişebiliyordu . . . ve gelecek 1500 yılda astronomi ve astrolojinin iki ana kitabı haline gelecek olan iki kitap yazdı. Astrolojik olanın adı Tetrabiblos idi (Quadrapartitum olarak da bilinir, Dört Kitap anlamına gelmektedir) ve geçmişte Mezopotamyalılar ve Yunanlılar tarafından üretilmiş astrolojik çalışmaları özetlemekteydi. Herşey bir yana, Batlamyus’un burçlar kuşağının takımyıldızlara göre değil de mevsimlere göre düzenlenmesi gerektiği argümanının baz alınmasıyla, Batılı bir astroloji sistemi olarak Tropikal burçlar kuşağı anlayışının kurulmasını sağladı. Bazı astrologlara göre, beşeri olaylar ile gök cisimleri arasındaki nedensel bir ilişki olduğunu bilgiler desteklemektedir. Bedensel yapı gibi konular ile burçlar arasında belirgin bağıntılara gönderme yapılmaktadır. Fakat, istatistiksel olarak x ve y arasında belirgin bağıntılar bulunması, x’in y’ye sebep olduğu şöyle dursun, ikisinin arasında nedensel bir bağlantı olduğunu söylememiz için yeterli bir durum değildir. Bağıntı nedensel bağlantıyı ispatlamaz; fakat yine de astroloji savunucularına göre bağıntılar aşırı derecede çekicidir. Örneğin, “ 3,458 asker arasında 703’ünün doğum anlarında Jupiter’in yükseldiği ya da doruk noktasında olduğu bulunmuştur. İstatistiksel hesaplar bir insanda bu şansın 572 olduğunu söylemektedir. İhtimaller milyonda birdir.” (Gauquelin 1975). Çeşitli gezegenlerin yükselişi, inişi ya da doruk noktasında olması ile çeşitli karakter özellikleri arasında belirgin bağıntılar gösteren istatistiksel bilgiler olduğunu varsayalım. Hayal edilebilir milyarlarca göksel hareketten bazılarının kişisel özelliklerle ya da yaşamdaki olaylarla bağıntılandırılamaması sürpriz olurdu. Astroloji savunucuları, ‘Ay’ın evreleri ile bir kadının adet görme döngüsünün uyuştuğunu’ ve ‘Ay ile Güneş’in çekim güçlerinin Dünya’da gel-git yaratabildiğini’ söylemekten çok mutluluk duyarlar. Eğer Ay gel-gite neden oluyorsa, aynı zamanda bir insanı da etkileyebilir. İyi ama gel-gitle insan arasındaki benzeşme nedir? İnsanların da hayatlarına bir amniyotik denizde başladıkları ve insan vücudunun yüzde 70 su olduğu bizlere hatırlatılır. Eğer istiridyeler, Ay ve Dünya’nın elektromanyetik ve çekim gücüyle oluşan gel-gitlere göre kabuklarını açıp kapayabiliyorlarsa, ve insanlar da sudan oluşmuşsa, o zaman son derece açıkça Ay’ın da insanları etkilemesi gerekmez mi? Bazılarına göre böyle olabilir, fakat Ay’ın bu etkileri hakkındaki ispatlar yetersizdir. Astrologlar, ‘doğum anında’ki Güneş, Ay, gezegenler gibi gök cisimlerinin önemini vurgulamaktadırlar. Fakat, doğacak olan bebek bir anda meydana gelmemektedir. Bir insan yavrusunun doğumdan önce oluştuğu tek ‘bir an’ yoktur. Bir devlet görevlisinin bir belgeye yazdığı doğum anı alakasızdır. Suyun boşaldığı anı mı temel alıyorlar? İlk genişlemenin başladığı anı mı? Bebeğin ilk uzvunun görünüğü anı mı? Bebeğin son tırnağı ya da saçının vajinadan tamamen çıktığı anı mı? Göbek bağının kesildiği anı mı? İlk nefesin alındığı anı mı? Yoksa doktorun ya da ebenin saate bakıp doğum anını kaydettiği anda mı doğum meydana gelmiş oluyor? Neden ilk koşullar bir insanın karakterinde ve özelliklerinde sonradan karşılaştığı koşullardan daha önemli oluyor? Neden ana rahmine düşme anı değil de doğum anı o belirleyici an olarak seçiliyor? Neden annenin sağlığı, doğum yapılan yerin kalitesi, forseps, doğumhanenin ışıklandırması, ya da belki de doğumun gerçekleştiği bir arabanın arka koltuğu vs… önemli değil de Mars’ın yükseldiği, indiği, dorukta olduğu ya da patladığı önemli? Neden yıldız sistemizdeki bize en yakın obje olan gezegenimiz Dünya bizim kim olduğumuzda ya da ne olacağımızda esas etki sayılmıyor? Güneş, Ay ya da rastgele yakın geçen bir kuyruklu yıldız ya da asteroid dışında, diğer tüm gezegensel objeler bize o kadar uzaklar ki, kuvvetle muhtemel gezegenimiz üzerindeki olası etkilerinin tümü, burada Dünya’da olan herşeyin etkisi tarafından silinecektir. Hiç kimse Ay’ın gel-gitler ya da patatesler üzerindeki etkisini anlamak için Big Bang’den önceki durumu bilmek gerektiğini söylemeyecektir, ya da o patateslerin hasatının olduğu andaki yıldız ve gezegenlerin durumlarını. Eğer yarınki gel-git hakkında bilgi edinmek isterseniz, ilk ırmak ya da deniz oluştuğunda Ay’ın durumunu bilmeniz gerekmez, ya da ilk Ay mı oluştu ya da denizler mi. Irmaklar ve bitkiler üzerindeki etkileri anlamak için şimdiki koşullar, ilk koşullardan daha önemlidir. Eğer bu gel-gitler ve bitkiler için doğruysa neden insanlar için de doğru olmasın? Son olarak, astroloji belki de dünyada kabul gören en popüler batıl inanç ve yalancı bilimdir. Fakat yine de, profesyonel yıldıznamelerin ne kadar gerçek olduğuna işaret ederek astrolojiyi savunanlar çoktur. Astroloji, ‘tutuyor’ denir, ama aslında bu ne demektir? Basitçe, astrolojinin ‘tuttuğunu’ söylemek aslında müşterilerin tatmin olduğunu söylemektir. Memnun müşterileri olacaktır, çünkü öznel değerlendirmenizle söylenenlerin hayatınızdaki olaylara işaret ettiğini algılamanız yüzünden, meydana gelmiş bir olayı bir yıldız haritasına bağlamak kolaydır. Astrolojinin ‘tuttuğunu’ söylemek, aslında insan davranışlarının ve olayların sade şanstan bir nebze bile yüksek bir keskinlikle astroloji tarafından belirlenebildiğini ifade etmek değildir. Yıldıznamelerinin onları kesinlikle tanımladığına inanan ve astrologlarının onlara doğru öğütler verdiğini düşünen memnun müşteriler çoktur. Böyle bulgular astrololiyi ispatlamazlar, çünkü aslında herkese hitap eden genel bir ifadeyi üzerinize almış olabilirsiniz ya da sadece inanma ihtiyacında olduğunuzdan size ifade edilenlerin içindeki mantıksızlığı gösteren negatif noktaları görmezden gelebilirsiniz. İyi astrologlar iyi tavsiyeler verirler, fakat bu astrolojiyi ispatlamaz. (Ayrıca birden fazla anlama gelen iddialarda bulunabilirler; Delphi şehrinin kahininin İran’a saldırmadan önce Karun’a söylediği gibi: “ Eğer ırmağı geçersen, büyük bir imparatorluk yok olacak.” Tüm silahlarıyla Karun saldırır ve sonuçta yok olan kendi imparatorluğudur.) İnsanların hangi taslak verilirse verilsin kendileri hakkındaki yerleşmiş fikirlerine taslakları uydurmak için düşüncede seçiciliği uygulayacaklarını gösteren bazı çalışmalar yapılmıştır. Burçlar ve kişilik özellikleri hakkında ortaya atılan iddiaların çoğu muğlaktır ve aslında diğer burçlarda doğan pek çok insana da uyar. Güneş bazlı astrolojiyi küçümseyen profesyonel astrologlar bile tesadüf oranından daha yüksek bir doğru okuma yapamamaktadırlar. Yine de, lehine çok az bilimsel bulgu olmasına karşın astroloji popülaritesini korumaya devam etmektedir.Geçmişte ABD başkanlığı yapmış Ronald Reagan, eşi Nancy ile beraber, dünya lideri pozisyonundayken bile bir astrologdan danışmanlık almıştır. Yıldızlardan daha çok astrologların etkisinin olduğuna güzel bir örnek!
|
|